Akşam… Tanrı’nın bir günü daha bitiyor. Odamda uzaktan gelen boğuk köpek sesleri dışında ilgimi çeken hiçbir şey yok. Zaman geçirmek için havlayan köpekleri saymaya çalışıyorum; bir,iki… Zaman geçmiyor. ”Yok mu şu illeti öldürmenin bir yolu?” Sigara? Son kalanı öğle yemeğinden sonra içtim.”Küllükte kalan yarım bir sigara var mıdır acaba?”(Ümitlenme kuzum,sen sigaranı yarım bırakmazsın.) Böyle anlarda sigarasızlık kanserden beter, kanserden sıkılmazsın en azından. Sıkılmak demişken, şu saati göz önünden kaldırmalı. İnsanın canını en çok zaman sıkıyor. Saatin kaç olduğunu bilmeyeyim daha iyi. Hem bilsem ne olacak, bir işim mi var? Yahut beni bir bekleyen? ”Yaşlandın artık koca Tevfik, zamanla işin kalmadı senin.” Ama yine de içimde gençlikten kalan bir kıpırtı var. Anılar mıdır nedir? Bir tuhaf hissettiriyor beni.
Gençliğim… Ne kıyak bir adamdım ben eskiden. Saçlarım vardı, beyaz, nazik ellerin okşadığı altın sarısı saçlarım. Ya burnum, kulaklarım, dişlerim… Zaman çaldı hepsini yerine bu biçimsiz uzuvları koyuverdi sanki. ”Be kahbecik, benden aldın helal olsun, fakat ne istedin dostlarımdan? Mualla’dan? Madem onları aldın beni neden bıraktın yalnız başıma?” Sabah olsun kaldırıyorum seni alçak saat! Canıma tak dedi ettiklerin.
Köpeklerin seslerini daha iyi duyuyorum artık. Eminim beş kişiler veya altı. Her neyse yaşlı bir adamı parçalayabilecek kadar çoklar işte. Küçükken annem anlatırdı, anam bana hamile olduğu zamanlar babama sekiz köpek saldırmış da babam bana mısın dememiş,yumruklaya yumruklaya hakkından gelmiş üstüne çullanan köpeklerin. Ama yine de sağlam ısırmış it oğlu itler. O günden sonra eskisi kadar iyi yürüyememiş , aksaklığı bu yüzdenmiş. Yetim olmaktansa, babamın aksak olması daha iyiymiş…Anamın inanmadığım tek sözü bunlardı. Bir köpekle baş edemeyecek kadar cılız bir adamdı babam. Hem korkaktı da. Sinek zararlı bir hayvan olsaydı ondan bile korkardı.Toprağı bol olsun otuz sene oldu öleli. Gençken babamın ölümü aklıma her geldiğinde gözlerim dolardı. Şimdi tebessümle anıyorum onu. Bu, belki de artık onun gibi biri olduğum içindir. Belki yaşlılığın getirdiği bir olgunluktur, bilinmez.”Baban öldü gitti be tevfik, kendini düşünsen ya! Nasıl geçireceksin bu geceyi, yarın ne yapacaksın onu düşünsene be adam.” Uzak dursun emir veren düşünceler. Hem zaman geçiriyorum işte fena mı? Birazdan uyurum. Yarın da erken kalkar şu saatin işine bakarım. Zamanı hallettim mi geriye bir sorun kalmaz zaten. Sonra gelsin anılar, dostlar, Mualla gençliğim…
Yorumlar
Yorum Gönder