Geri dön, geri dön can dostum, tek arkadaşım, geri dön. Yemin ederim seni kırmayacağım. Eğer sana karşı aksi olduysam bunu inatçı bir muziplik olarak düşün. Söylediklerimden daha fazla tövbe ederim. Geri dön hepsi tamamen unutulacak. Muzipliklerimi gerçek sanmış olmalısın. İki gündür göz yaşlarım durmuyor. Geri dön, cesur ol can dostum. Hiçbir şey kaybedilmedi, sadece tekrar yola çık, tekrar beraber yaşayalım cesurca ve sabırla. Senin iyiliğin için yalvarıyorum, geri dön, burada kendine ait ne varsa hepsini bulacaksın. Umarım atışmalarımızın ceviz kabuğunu doldurmayacak şeyler için olduğunu fark etmişsindir. Eğer buraya geri dönmek istemiyorsan, benim senin yanına gelmemi ister misin?Evet hatalı olan bendim. Beni unutmayacaksın değil mi? Hayır beni unutamazsın çünkü ben zaten hep yanında olacağım. Söyle bana, cevap ver arkadaşına artık birlikte yaşayamayacak mıyız? Cesur ol ve hemen cevap ver. Burada daha fazla kalamam. Yalnızca güzel kalbini dinle. Eğer gelmemi istiyorsan hemen sö
Hangi şehirde yaşadığınızı bilmiyorum ama en azından hayatınızın bir saatini Entel kafede geçirdiğinize eminim. Hatta Entel kafenin doğrudan veya dolaylı olarak size birçok şeyi öğrettiğini söyleyebilirim.”Hadi oradan!” Diyeceksiniz biliyorum, belki fikriniz değişir diye bir örnek vereyim: Mesela gülmenin öğrenilemeyecek bir şey olduğunu Entel kafenin garsonları öğretti bize ve en iyi arkadaşlarımızı orada daha iyi tanıyıp, mekanların insanları nasıl değiştirdiğine şahit olduk. Bu deneyimler sonunda hepimiz hayat hakkında bir şeyler öğrendik ve bunlar cidden önemliydi. Yapmacıklığın, kibarlık zannedildiği bir yerde insan ister istemez kavramlar üzerine düşünmeye başlıyor. İyiyi, kötüyü, olması ve olmaması gereken şeyleri… Soyut kavramlar üzerine kafa yoran çoğu insan bir süre sonra normal olan ama olması gereken gibi olmayan şeylere çok takılıyor. Örneğin bir kafede otururken hemen yan masanızda oturan insanların konuşmaları sizi ilgilendirmemesine rağmen kulak misafiri oluyorsun